"Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!" Teyfik Fikret 
*** 
Aksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar, çatlayıncaya kadar yiyin beyler yiyin, bu dünya sizin. 
Bu sokaklar sizin, bu parklar sizin, bu caddeler sizin, kuytu köşeler, ormanlar sizin. Bu evler sizin, bu yağmurlar sizin, aksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar, çatlayıncaya kadar yiyin beyler yiyin, bu sefa sizin, bu lokmalar, bu şölenler sizin, bu eğlenceler sizin, bu kahkahalar sizin, bu mutluluklar sadece sizin, bu sofralar sizin.  
*** 
Dünyanın her yerinde batıda, doğuda, güneyde, kuzeyde bütün ülkelerde sokakta yaşayan canlar hep tehlikede idi, hep açlıkla, yoklukla, şiddetle, ölümle terbiye edildiler.
       
*** 
Sizin olsun bu dünya, sizin olsun bu evren, sizin olsun cümbüşler, sizin olsun yağmurlar, fırtınalar, ormanlar, konaklar, saraylar sizin olsun… 
AMA ARTIK YETER!!! 
*** 
KIZIM 
Bilmiyorum seni ne zaman tanıdım, 2014 mü, 2015 mi? 
Olsun, arada bir yıl var. 
Sanki seni yıllarca tanımış gibiydim. 
Kaplumbağa renginde, Cezve diye bir kedi vahşice öldürülmüştü, aynı cinstendiniz kızım.
4,5 yıldır bahçemde baktığım Şirin kızda senin cinsinden.  
Tıpkısının aynı! 
Irkın Tortoiseshell tüylerinde baskın olan siyah, tek tük siyaha serpilmiş turuncu ve sarı tüyler, aralarında kahvede fark ediliyordu.  
Adını “Kızım” koymuştum. 
Sana sıcak yemekler getirirken, “Kızım Kızım” diye seslenir, nereden olursan ol, gelirdin. Önce sen yerdin, bir huyun vardı ve herkesi bir güzel döverdin. 6 ayda bir hamile kalır daha güzel enikler doğurur, onları da köpeklere yem ederdin. 
Doğa’nın kanunu buydu. 
Çünkü yaşadığın yer bir apartman bahçesi, tel örgülerden Atatürk Parkı’nın bahçesine geçerdin. 
Uzun süreli baktığım tek kediydin. Beni gördüğün an peşime takılırdın, hep elim yüreğimdeydi, ya bir canlı sana zarar verirse diye. 
Parka girdiğim anda Kızım sen, Boncuk ve diğer Erkek kedi beni takip ederdiniz.  
“Kızım” diye seslenir ve sesime gelirdin. Seni görmediğim bir gün kendimi mutsuz ve huzursuz hissederdim. 
Bana kendini sevdirirdin.  
Seni nasıl anlatsam ki?  
Duygularıma sözcükler kiyfayetsiz! 
17 Ekim 2025 gününden beri seni göremiyorum. Bu yazıyı yazdığım 12 gündür yoksun kızım.  Bilsen seni ne çok sevmiştim. Canım kızım, umarım korktuğum gibi bu hayata veda etmemişsindir. 
Umarım bir yerlerde saklanıyorsundur. 
Hep seni öyle hayal etmek istiyorum. 
Beni mutlu ettin 10 yıl boyunca, umarım yine bir yerlerde sen, Yumoş, Minik, Yumoş, Boncuk, Maviş’im, Pisoş, Çakal, Benekli, Eylül, Karam, Kuyruk, Erkek, Püsküllü, Seda, Nazlı, Nazım ve daha adını sayamadığım canlarımız hep birlikte olacağız! 
*** 
Yiyin efendiler yiyin, aksırıncıya kadar, tıksırıncaya kadar, patlayıncaya kadar.
Bu canlara bir metrelik yeri ve bir lokmayı çok görüyorsunuz!!!
*** 
Bu parkta tam 17 yıldır besleme yapıyorum. Ondan önce tek tük, bu kadar can yoktu. Kısırlaştırma yapılmadığı için bu sayı arttı.  
*** 
Çok tehdit edildim, hakaretler yedim, eve her seferinde gergin döndüm.  
Atatürk Parkı benim ikinci evim. Sabah akşam Rabbim izin verdiği sürece gidiyorum, her gün besleme yapıyorum. Asla yemediğim yemeği onların önüne dökmedim. Hayatta çöpe yemek dökmüş bir kadın değilim.  
Canlarımıza daha önce büyük tencerelerde eti kaynatır, içine ekmek veya makarna koyar öyle kedi, köpek ve kuşlarda nasiplenirdi. 
Bu benim için milattan önceydi. 
Pandemi, deprem, basın ilan hakkı ve tasarruf genelgesine takıldık!
Bütçem her yıl alarım verdi! 
Ayrıca 45 bin dolar dolandırıldım.  
*** 
Konuya döneyim. 
Meğer benim verdiğim etlerden Atatürk Park’ı kokuyormuş, (Kesinlikle et yerde kalmıyor canlar bir lokmada bitiriyor. Denemesi bedava) sinekler çoğalıyormuş. 
Adanalı bu yıl sineklere teslim oldu, herkes evine et mi serpiştirdi! 
*** 
Atatürk Parkı’nda çalışan bir zevat benim fotoğrafımı çekmek istiyormuş, beni şikayet edeceklermiş!!! Bir gazetecinin fotoğrafının çekilmesi ne anlama geliyor siz takdir edin, izinsiz hele bir gazetecinin fotoğrafını çekmek suçtur! Ben bir aktivistim, yaşam hakkına inananlardanım. Beni tanıyan herkes çok iyi biliyor. İlgi alanıma hayvan türlerinin hepsi, ağaçlar ve çevre giriyor.  
Ben sadece bir aktivist değilim, gazeteciyim, yazarım, şairim, ressamım ve daha bir çok meziyetlerim var benim! Ey sen belediye çalışanı, parkı temizleyen arkadaş dedikodumu yapmayı bırakın artık, işinize odaklanın. 
Başkan Zeydan Karalar beni her gördüğünde; “Senin için çalışıyorum” diyordu.  
*** 
Bu park babanızın malı değil, halkın malı, bunu iyi belleyeceksiniz. Sizin işiniz ne, maaşınızı niye alıyorsunuz, siz oturasınız diye mi veriliyor? 
Günde bir defa veriyorum, ama sinek 24 saat var.  
Sen önce parkta gece saat 22’ den sonra neler oluyor bir gel bakıver, kim sıçı yor, kim işiyor, bütün Adana ne pisliklerin döndüğünü biliyor. 
O yüzden her kes işini yapacak. Şiddet ve cebir işlemediği sürece… 
Bu canlar sahipsiz değil, bunu anlayın yeter.  
Siz istiyorsunuz ki ağaç yaprağı bile düşmesin, yeşil düşmanı gibisiniz. Sizin gibi 100 yıl yaşamıyor. Ömürleri bakılırsa 10 yıl, bakılmazsa 3 yıl…
 |